Adli sicil ve adli sicil arşiv kaydından silinmiş olsa da geçmişte işlenmiş olan suçlar güvenlik soruşturmasında ortaya çıkmaktadır. Bu suçlar nedeniyle güvenlik soruşturması olumsuz şekilde neticelenmektedir. Örneğin uzman çavuş veya sözleşmeli er olmadan önce 18 yaşından küçükken işlediği yaralama suçu nedeniyle askeri personelin sözleşmesi feshedilebilmektedir. Ya da ataması yapılmamaktadır. Elbette bu durum hukuka aykırıdır.  18 yaşından küçükken işlenen suçlar güvenlik soruşturmasının olumsuz neticelenmesine neden olsa da; 5352 sayılı Adli Sicil Kanun’un 10. maddesinde on sekiz yaşından küçüklerle ilgili adli sicil ve arşiv kayıtlarının ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hakim veya mahkemelerce istenebileceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla memur adayı hakkında verilen kararın güvenlik soruşturması yapan kurumla paylaşılması hukuka aykırı olup özel hayata saygı ilkesinin de ihlalidir. 18 yaş altı suçlardan ötürü güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan kişilerin 60 günlük dava açma süresi içerisinde idari dava açması gerekir. Güvenlik soruşturması davalarında askeri mevzuata uzman askeri avukatlardan yardım alınması gerekir. 

Güvenlik Soruşturmasında Nelere Bakılmamalıdır?

  • Memur adayının şahsının değil yakın akraba ve aile bireylerinin araştırılması,
  • HAGB kararlarının dikkate alınması,
  • Takipsizlik(KYOK) ve beraat kararları,
  • Ailevi ve şahsi durumları (boşanma otel kaydı, arkadaşlıklar, icra takibi vb.)
  • 18 yaşından küçükken işlenen suçlar,
  • Yurt, Okul, Dershane Pansiyon gibi öğrencilikte kalınan yerler,
  • Somut dayanaktan yoksun istihbarı bilgi ve notlar,

On Sekiz Yaşından Küçükken İşlenen Suçlarla İlgili Danıştay Kararları

18 yaşından küçükken suç işleyen kişilerle ilgili Danıştay pek çok içtihat kararları vermiştir.

“…Bu durumda, davacının adli sicil kaydında görünmeyen, on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kaydın, yukarıda yazılı Kanun ve Yönetmelik hükümleri uyarınca, ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebileceği açık olduğundan, kişisel veri niteliğinde olan bu kaydın, güvenlik soruşturması kapsamında ilgili kamu kurumuna verilmesi ve güvenlik soruşturmasında kullanılması hukuka aykırı olduğundan, hukuka aykırı şekilde idari makamlara verilen bu kaydın değerlendirilmesi suretiyle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılması, Anayasa’nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi uyarınca ”özel hayata saygı hakkının” ihlâli sonucunu doğurmaktadır. Bu itibarla, davacının on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kayda dayanılarak güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması suretiyle öğrencilikten ilişiğinin kesilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, temyize konu İdare Mahkemesi kararı sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunmuştur…” (T.C. D A N I Ş T A Y ONİKİNCİ DAİRE Esas No : 2019/1428 Karar No : 2020/3658)

 

“…Bu durumda, davacının adli sicil kaydında görünmeyen, on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kaydın, yukarıda yazılı Kanun ve Yönetmelik hükümleri uyarınca, ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebileceği açık olduğundan, kişisel veri niteliğinde olan bu kaydın, güvenlik soruşturması kapsamında ilgili kamu kurumuna verilmesi ve güvenlik soruşturmasında kullanılması hukuka aykırı olduğundan, hukuka aykırı şekilde idari makamlara verilen bu kaydın değerlendirilmesi suretiyle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılması, Anayasa’nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi uyarınca ”özel hayata saygı hakkının” ihlâli sonucunu doğurmaktadır. Bu itibarla, davacının on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kayda dayanılarak güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması suretiyle sözleşmenin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yönündeki Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle;… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,…” (T.C. D A N I Ş T A Y ONİKİNCİ DAİRE Esas No : 2019/7364 Karar No : 2020/3108)

On Sekiz Yaşından Küçükken İşlenen Suçlarla İlgili Anayasa Mahkemesi Kararı

Aynı şekilde Anayasa Mahkemesinin kararları da bu yöndedir. (Fatih Saraman [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, §85-93)

84. Anayasa’nın 10., 41., 58., 61. Ve 141. Maddelerinde; devletin çocukların korunması, topluma kazandırılması ve yargılanmalarının özel kurallara tabi tutulması konularında gerekli tedbirleri alacağı, teşkilat ve tesisleri kuracağı belirtilmek suretiyle bazı pozitif yükümlülükler öngörülmüştür.

85. Devletin çocukların korunması ile ilgili bahsedilen pozitif yükümlülükleri kapsamında hukukumuzda bazı kanuni düzenlemelere de yer verildiği görülmektedir. Bunlardan biri çocukların işledikleri bir suç nedeniyle kamu görevlerinden sürekli olarak yasaklanamayacakları ilkesidir. 5237 sayılı Kanun’un 53. Maddesinde, kasten işlediği bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olmuş ve fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olanların sürekli bir kamu görevini üstlenmekten mahrum bırakılamayacakları ifade edilmiştir (bkz. § 29).

86. Aynı şekilde 5352 sayılı Kanun’un 10. Maddesinde on sekiz yaşından küçüklerle ilgili adli sicil ve arşiv kayıtlarının ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebileceği düzenlenmiştir.Buna göre kişilerin on sekiz yaşından küçükken işlediği herhangi bir suça ait kayıtların idari makamlara bildirilmesi hukuken mümkün değildir. “İlgili Hukuk” kısmında belirtildiği üzere Devlet Personel Başkanlığı görüşünün ve Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü uygulamasının da bu yönde olduğu anlaşılmaktadır (bkz. §§ 39, 40).

87. Buna karşılık 4045 sayılı Kanun’da kişilerin geçmiş ceza mahkûmiyetlerine ilişkin kayıtlar bakımından hangi suçların kamu görevine girmeye engel olduğu, kişilerin on sekiz yaşından önce işlediği suçlara dair kayıtların güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına sebep olup olmayacağı konusunda hiçbir belirleme, suçlar arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme yapılmamıştır. Aynı şekilde 21/12/2000 tarihli ve 4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun uyarınca kesinleşmiş mahkûmiyet niteliğinde sayılmayan kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların da güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasının bir sebebi olup olmayacağı hususunda hiçbir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir.

88. 4045 sayılı Kanun sadece hangi kamu görevleri bakımından güvenlik soruşturması yaptırılacağını düzenlemiş, bunun dışındaki tüm düzenlemeleri ise bir yönetmeliğe bırakmıştır. İlgili Yönetmelik hükümlerine bakıldığında Yönetmeliğin de güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının nasıl ve ne şekilde yapılacağı konusunda hiçbir düzenleme içermediği, bu konunun soruşturma ve araştırma yapmaya yetkili makamların görev talimatlarına bırakılmış olduğu görülmektedir. Yetkili makamların görev talimatlarının neler olduğunun -bu talimatların yayımlanarak genelin bilgisine sunulmamış olması ve idare tarafından istenen her durumda değiştirilebileceği dikkate alındığında- bireyler tarafından önceden bilinmesi ve öngörülmesi mümkün değildir.

89. Üstelik Yönetmelik’te soruşturma ve araştırma sonucunu içeren bilgi ve belgelerin ilgilinin güvenlik makamlarındaki dosyasında süresiz olarak saklanacağı, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında olumsuz durumu saptananlarla ilgili bilgilerin Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünce karşılıklı olarak birbirlerine aktarılacağı hükümlerine yer verilmiş olup kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olanağı bulunmadığı gibi bilgilerin bir müddet sonra silinmesine de imkân verilmediği görülmektedir. Bu durumda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının objektif, öngörülebilen ve önceden belirlenebilen güvencelere ve usullere tabi kılınmış olmadığı, tamamen yetkili makamların talimatlarına bağlı olarak yapıldığı, bu hâliyle de keyfîliğe açık bir durum yaratmakta olduğu anlaşılmaktadır.

90. Bu saptamalar ışığında 4045 sayılı Kanun’un temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını içeren konuyla ilgili temel esasları, ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olduğundan söz etmek mümkün değildir. Kanun’un ve ilgili Yönetmeliğin kişisel verilerin kayıt, muhafaza ve kullanımını içeren tedbirlerin kapsamını ve uygulanmasını düzenleyen ve özellikle, süre, stoklama, kullanım, üçüncü kişilerin erişimi, verilerin gizliliği, bütünlüğü ve imhası konusundaki usullere ilişkin, muhataplarının yetki aşımı ve keyfîliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak açık ve detaylı kuralları içermediği tespit edilmektedir. Buna göre başvuruya konu müdahalenin dayanağı olan düzenlemenin kanunilik şartını sağlamadığısonucuna varılmaktadır.

91. Öte yandan somut olayda başvurucunun yazılı ve sözlü sınavı kazandığının ilan edilmiş olduğu, on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kaydın 5352 sayılı Kanun’un 10. Maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan hükme açıkça aykırı şekilde idari makamlara verilmiş olduğu dikkate alındığında özel hayata saygı hakkına yönelik müdahalenin bu yönüyle de kanuni dayanaktan yoksun olduğu anlaşılmaktadır.

92. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahale açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

93. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. Maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Memuriyete Girişte Adli Sicilin Önemi

Anayasamızın 70’inci maddesi “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.” şeklindedir. Buna göre her Türk Vatandaşı gireceği görevin şartlarını taşıdığı müddetçe kamu görevine girebilir.

Devlet memuru, asker, polis, bekçi veya sözleşmeli personel olarak kamu görevine girişte adaylarda belli şartlar aranır. Bu şartlardan bir kısmı yaş, sınav puanı, sağlık, fiziki özellikler, mülakat başarı puanı gibi kriterlerden oluşur. Bunların yanında memur, polis veya asker adayının adli olarak geçmişte suç işleyip işlemediğine de bakılır. Elbette insanların geçmişte yapmış olduğu hatalar olacaktır. Bu hatalardan ders almış ve hayatta yeni bir sayfa açmış birisinin bu hatalarından ötürü daha fazla ızdırap çekmesi, kamusal haklardan mahrum bırakılması bazen adaletle bağdaşmaz. Ancak geçmişte işlenmiş olan suçlardan ötürü memuriyete girişte yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığı görülmektedir. Yine adli sicilde görünmemesine rağmen 18 yaşından küçükken işlenen suçlar nedeniyle adayın ilişiğinin kesildiği görülmektedir. 

Arşiv kaydı memuriyete engel midir? Yüz kızartıcı suçlardan ötürü arşiv kaydının olması memuriyete engeldir.

Eski hükümlü memur olabilir mi? Hangi suçtan hüküm alındığına bakılması gerekmektedir.

Adli sicil arşiv kaydı silinen memur olabilir mi? Arşiv kaydı silinen kişi memur olabilir. Ancak arşiv kaydının uzun süreler sonucunda silindiği gözardı edilmemelidir. 

Uyuşturucudan denetimli serbestlik alan memur olabilir mi? İdari para cezası memuriyete engel mi? Hangi suçlar memuriyete engeldir? Bunun gibi soruların cevabını verebilmek için her meslek grubu için ayrı ayrı değerlendirme yapmak gerekmektedir. Örneğin; adli sicili temiz olmasına rağmen hakkında soruşturma olan birisi subay olamazken devlet memurlarında soruşturma geçirmek memuriyete girmeye engel değildir. Dolayısıyla hangi suçların kamu görevine engel olacağına her mesleğin kendi kanunundan öğrenebiliriz. 

Jandarma Subay ve Astsubay Adayları SUEM ve ASEM’de eğitim alarak atanabilmek için Jandarma Ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı Eğitim Merkezi Komutanlığı Temin Yönetmeliği nin 9’uncu maddesinde yer verilen şartları sağlamalıdır.

Uzman çavuşluğa engel suçlar için Uzman Erbaş Yönetmeliğinde aranan şartlara bakılmalıdır. Sözleşmeli erliğe hangi suçların engel olduğunu öğrenmek için Sözleşmeli Er ve Erbaş Yönetmeliği incelenmelidir.

Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksek Okullarına girmeye engel suçlar için Millî Savunma Üniversitesi Harp Okulları Yönetmeliği, Millî Savunma Üniversitesi Astsubay Meslek Yüksekokulları Yönetmeliğine bakılmalıdır.

Devlet memurluğuna alınacaklarda 657 sayılı kanunun 48’inci maddesindeki yazılı suçlar memuriyete engel teşkil edecektir.